İstanbul harita ve planları

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü et Fransa Ulusal Kütüphanesi Koleksiyonları

Institut Français d’Études Anatoliennes  (IFEA) et Bibliothèque Nationale de France (BnF) koleksiyonları, 1800-1930 tarihleri arasındaki dönemi içeren İstanbul haritalarını ve planlarını içermektedir. Bu haritalar, genel olarak Fransız ve Türk-Osmanlı, ikincil olarak ise Alman menşeilidir. Haritalar, içerik bakımından tarihi ve stratejik haritacılık olarak ayrılmaktadır. Enstitünün koleksiyonu, on tanesi özellikle İstanbul’la ilgili olmak üzere, yaklaşık otuzu İstanbul ve çevresine odaklanan iki yüzden fazla askeri harita paftasını içermektedir. 
Jean-Baptiste Bourguignon d’Anville’in son öğrencisi olan Jean-Denis Barbié du Bocage (1760-1825)’ın kartografisi, XIX. yüzyıl boyunca Fransa’daki okullarda örnek olarak kullanılmıştır. İstanbul ve Türkiye Boğazları haritaları, Jean-Jacques Barthélemy’in ilk kez 1788’de basılan  Voyage du Jeune Anacharsis en Grèce adlı kitabında yer almıştır. O dönemde İstanbul’daki Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier, Osmanlı başkentinde yeni ölçümlerin yapılmasını talep etmiştir. Bu çalışmaları, mühendis François Kauffer (1751-1801) yürütmüştür. Kauffer, 1786’da Boğaz’ın özgün bir rölövesini ve Osmanlı başkentinin ayrıntılı bir topografyasını çıkarmıştır. Onun çalışmaları, 1812-1814 yıllarında İstanbul bölgesinin hidrografik ağı üzerine araştırmalar yapan Korgeneral Antoine-François Andréossy (1761-1828) tarafından devam ettirilmiştir. XIX. yüzyılın ilk yarısında ise Rus ve İngiliz haritacılar, Fransız çalışmalarını devralarak öne geçmiştir.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında basılı haritacılık, İstanbul’da yaygınlaşmıştır : Osmanlı başkentini ziyaret eden ve giderek artan sayıdaki Avrupalı turistlere yönelik seyahat rehberlerine, şehir haritaları da eklenmiştir. Örneğin Prusyalı Subay Carl Stolpe, 1860’larda Konstantinopolis planlarını hazırlamıştır. Lorentz & Otto Keil tarafından yapılan İstanbul’daki ikinci baskılarına, tarihi yerler hakkında zengin bilgiler, Fransızca ve Almanca açıklamalar eşlik etmiştir. Renkler, şehirdeki mahallelerin ve mezarlıkların “dini yapısına göre” açıkça ayırt edilmesini sağlamaktadır. Daha sonraki baskılarda bulunan mavi çizgiler, şehir içi ve şehirler arası demiryolu hatlarını gösteriyordu. Stolpe’ın planlarının yüzyılın sonuna kadar birçok kez baskısının yapılması, başarısının bir kanıtıdır.
Koleksiyonlardaki ikinci kategori, stratejik haritacılıktır ve amacı korunmasız bölgeleri savunmak için arazi hakkında bilgi edinmektir. Bu nedenle kartografik üretim, çatışma sırasında ve sonrasında, - özellikle de Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında - artmıştır. Bu dönemde yayınlanan “savaş alanının haritaları” orduların hareketlerini, savunma sistemlerini, kaynakları ve komuta merkezlerini göstermektedir. Fransa Milli Kütüphanesi bu dönemde yayımlanan birçok örneği saklamaktadır. Bu ilgi, Avrupa kamuoyunun benzeri görülmemiş ölçekteki uzak bir savaşa duyduğu merakı ortaya koymaktadır.
İstanbul’un stratejik haritaları, yüzyılın sonunda daha ayrıntılı hale geldi. 1880-1890 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda bilgi toplama misyonuyla görevlendirilen Alman Subay Colmar von der Goltz, şehrin ve çevresinin yeni bir haritası için gereken hazırlıkları yönetti [1] : 1/100 000 ölçeğinde hazırlanan bu harita, ormanlık ve kırsal arazileri içeriyor ve İstanbul’u orman sınırlarından besleyen su yollarına ve iletişim güzergahlarına odaklanıyordu. Haritacılık alanındaki eksikliklerin farkında olan Osmanlı hükümeti, 1896 yılında Eskişehir bölgesinde bir jeodezik taban hesabı yapılmasını onaylamıştır. 1908 Devrimi’nin hemen ardından bir vatanseverlik projesi olarak, İstanbul’un batısındaki Bakırköy’de jeodezik tabanın ölçümünden başlayarak, tüm ülkeyi 1/25 000 ölçeğinde haritalamakla görevli olan bir kartografik komisyon oluşturulmuştur. Balkan Savaşları ve ardından Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte, en stratejik ve savunmasız bölgelerin haritalanmasına öncelik verildi : 1914’te İstanbul bölgesi ve Bulgaristan sınırındaki bölge (Edirne-Kırklareli) 1.000 km² 8 paftada haritalandı. 1914’te Gelibolu Yarımadası (özellikle Seddülbahir ve Kocadere/Kurudere) 1/25 000 ölçekli 10 adet paftada ve 1915’te 36 adet paftada haritalandırılmıştır.
Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün koleksiyonunun da gösterdiği gibi, Genelkurmay Başkanlığı tarafından bu topografik serinin üretimi, 1930’ların başlarına kadar devam etmiştir. Osmanlıca olan bu topografik haritalar, Balkanlar’dan gelen mültecilerin yerleştirilmesi, Ermeni soykırımı ve Yunan-Türk nüfus mübadelesi ve bunların bölgesel sonuçları gibi birçok büyük sosyal çalkantının yaşandığı dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu ve Cumhuriyet’in başlangıcındaki bölgesel ve topografik evrimi izlemek açısından son derece değerlidir.

 

[1] Daha ayrıntılı bilgi için : Sous le sceau du secret – La carte des environs de Constantinople de Colmar von der Goltz (1897) S. Débarre

 

Görsel içerik : Plan de Constantinople, avec ses faubourgs, le port et une partie du Bosphore par C. Stolpe. 1880

Ségolène Débarre, Paris 1 Panthéon-Sorbonne Üniversitesi’nde öğretim elemanıdır. Laboratoire Géographie-Cités (Coğrafya-Kentler Laboratuvarı) (UMR 8504), Institut Français d’Études Anatoliennes (Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü) ve Centre d’Études Turques, Ottomanes, Balkaniques et Centrasiatiques (Türk, Osmanlı, Balkan ve Orta Asya Araştırmaları Merkezi)’nde araştırmacı olarak çalışmıştır (UMR 8032). “Cartographier l’Asie Mineure, L’Orientalisme allemand à l’épreuve du terrain”, (Peeters, 2016) kitabının yazarıdır. Ayrıca “Entre Trois Mers : Cartographies Française et Ottomane du Bosphore et des Dardanelles du XVIIe Au XIXe siècle” (İzmir, Arkas Art Center, Mayıs 2016) sergisine katkısı olmuştur.
 

Maps and plans of Istanbul

The collections of the French Institute of Anatolian Studies and of the Bibliothèque Nationale de France.

Ségolène Débarre, lecturer at the University of Paris 1and associated researcher with IFEA

Constantinople / Istanbul

As 29th May 1453 dawned, after a spectacular, two-month siege, Sultan Mehmed II’s troops entered Constantinople, putting an end to the millennial Byzantine Empire. As the world shook, Constantinople became the new capital of the Ottoman Empire.

Frédéric Hitzel, doctor of history, research director at the CNRS, Centre of Turkish, Ottoman Balkan and Central Asian Studies (CNRS-EHESS-PSL)