Seyyahların Doğu kıyafetlerine duyduğu hayranlık dolu merak, kendilerine adanmış çok sayıdaki albüm ve koleksiyonda da görüleceği gibi, uzun soluklu ve kalıcı olmuştur ; pitoresk bir zevki ifade eder, aynı zamanda daha etnografik bir yaklaşıma dönüşmeden önce nostaljik bir algıya doğru evrilen yabancıları ve tarihlerini tanımanın bir yolunu da yansıtır.
Gentile Bellini’nin meşhur Fatih Sultan Mehmed portresi (1480), Avrupa’nın Osmanlı sahnelerinin tasvirine duyduğu ilginin erken bir örneğidir. Bu ilgi, Türklerin değişen imajıyla birlikte, özellikle de 1683’teki Viyana kuşatmasının başarısızlığa uğramasından sonra artmıştır. Bu endişeyle karışık hayranlık, Antoine Galland tarafından çevrilen Binbir Gece Masalları’nın (1704) başarısı nedeniyle XVIII. yüzyılda “Turqueries” modasına dönüşecek bir meraka yol açmıştır. Bu dönemde, Babıali Büyükelçisi Charles de Ferriol’un teşvikiyle, 1714 yılında Recueil de Cent estampes représentant différentes nations du Levant yayımlandı. Levhalar, Jean-Baptiste Van Mour’un 1707 ve 1708 yıllarında “doğadan haraketle” yaptığı resimlerden esinlenmiştir. Hiçbir şey okuyucunun merakını, kendilerini komşularından ayıracak şekilde giyinmiş olan farklı ulusların kıyafetlerinden daha fazla cezbetmez. “Büyük Senyör”ün maiyeti, askeri temsilciler, iplik eğiren, banyo yapan, nakış işleyen, müzik çalan kadın figürleri, Osmanlı İmparatorluğu temsilcileri, bazen pek de empatik olmayan bir “açıklama” eşliğinde gösterilir. Levhaların çeşitliliği ve hassasiyeti Watteau, Boucher ve Gian Antonio Guardi gibi Avrupalı ressamların ilgisini çekmiştir. III. Selim (1789-1807) döneminde üretilen « de dessins originaux de costumes turcs » (Türk kostümlerinin orijinal çizimleri) koleksiyonu da Sultan’ın maiyetinden karakterler içermektedir.
1798’deki Mısır Seferi’ne ressam olarak eşlik etmek üzere seçilen André Dutertre’in çizimleri (1753-1852) farklı bir halet-i ruhiye içindedir. Sefer üyelerinin portreleriyle tanınan Dutertre, aynı zamanda La Description de l’Egypte’de yayımlanan önemli bir dizi sahneye de imza atmıştır. BNF koleksiyonu, “Modern Devlet” bölümünde yer alacak Mısırlı kadın ve erkek figürlerini özenle ve sempatiyle tasvir eden karakalem ve daha ayrıntılı pastel çizimlerden oluşuyor. Bu çizimlerin kalitesi ve ruhlarının özgürlüğü bazen bize Delacroix’nın gelecekteki eskizlerini çağrıştırmaktadır.
“Modern” ülkelere duyulan merak, David’in öğrencisi olan ve 1819’da Yunanistan’ı keşfeden Louis Dupré’de (1789-1837) de görülebilir. Dupré’nin 1825’ten itibaren çeşitli baskıları yapılan Voyage à Athènes et à Constantinople (Atina ve Konstantinopolis’e Yolculuk) adlı eseri, Yunan ve Osmanlı portreleri, manzaraları ve kostümlerinden oluşan bir “koleksiyon” olarak sunulmuş ve bir anlatıyla zenginleştirilmiştir. Bu taşbaskıların pitoresk niteliğinden asla ödün verilmezken, figürleri Yanya veya Meteora gibi yerlerin kesin görünümleriyle birleştiren koleksiyon, okuyucuyu 1821 ayaklanmasının arifesinde modern Yunan tarihinin kalbine sürüklüyor. Dupré’nin çalışmaları, Butrinto gölündeki Ali Paşa figürleri ya da Epir dağlarındaki gururlu “pallikares” ile ressamlara ilham veren Filhelenist hareketin kaynaklarından biriydi.
Ancak Sultan Mahmud’un 1829 Reformları (Tanzimat), sarık ve uzun giysilerin yerine fes ve istanbulin frakı getirerek pitoreske ağır bir darbe vurmuştur. Konstantinopolis’te 1852 yılında Hipodrom’da açılan Eski Kıyafetler Müzesi (Elbise-i Atika), burayı ziyaret eden Théophile Gautier’in deyimiyle, “eski Türk İmparatorluğu’nun retrospektif giyinme odası” ve “eski milliyet”in bir “herbaryum”udur. Burada 1826’da kaldırılan Yeniçerilerin kostümleri başta olmak üzere, geçmiş dönemlere ait kostümler giydirilmiş modeller yer almaktaydı. Konstantinopolis doğumlu İtalyan ressam Jean Brindesi (1826-1888) bu galeriyi Elbicei Atika. Musée des anciens costumes turcs de Constantinople adlı kitabında resimlemiştir (1855).
Bu renkli temsillerden uzak olan fotoğrafçılık, XIX. yüzyılın ikinci yarısında farklı bir yaklaşım benimseyecekti. Gustave Le Gray’in Mısır’daki kariyerinin başlangıcında çektiği iki İskenderiye manzarası (1861-1862) buna tanıklık eder : Manœuvres et Maçons günlük yaşamın daha özgür, daha gerçekçi ve gösterişsiz sahnelerini sunar. Aynı seride, ziyaret kartı formatında, bir figür galerisi, stüdyonun neredeyse çıplak ortamında, daha klasik etnografik portre türüyle bağlantılıdır. 1873’teki Viyana Evrensel Sergisi için Costumes populaires de la Turquie’nin (Türkiye’nin Popüler Kıyafetleri) yayınlanması da bu projeye aittir. Victor-Marie Launay ve Türkiye’nin kültürel yaşamında öncü bir rol oynayacak olan Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan bu eser, Pascal Sebah’ın fotoğraflarını tek tip ve sade bir ortamda bir araya getiriyor. Eser, halihazırda mirasımızın bir parçası olan bir yaklaşımla titizlikle yorumlanan giysilerin ayrıntılarına odaklanmıştır : “Kostümler, her bölgenin kendine özgü geleneklerine, iklimsel gerekliliklerine ve adetlerine uyum sağlayarak, etnografik ve sosyal araştırmalara hem kesin hem de büyük ilgi uyandıran tükenmez bir bilgi kaynağı sunar.”

Görsel içerik : Pl. n °5 : costumes Turcs de Constantinople. Illustrations de Elbicei atika. Musée des anciens costumes turcs de Constantinople. 1855
Christine Peltre, klasik edebiyat bölümünden akredite olmuştur. Strasbourg Üniversitesi’nde Sanat Tarihi Profesörü olarak görev yapmaktadır. Çalışmalarında özellikle seyahat ve oryantalizm üzerine odaklanmakta, bunların edebi ve sanatsal ifadelerini birleştirmektedir.
Çok sayıda serginin kataloglarına katkıda bulunmuştur. “Les Orientalistes” (Hazan, 1997), “Théodore Chassériau” (Gallimard, 2001), “Les arts de l’Islam. Itinéraire d'une redécouverte” (Gallimard, 2006) , “Le Voyage de Grèce. Un atelier en Méditerranée” (Citadelles & Mazenod, 2011) ve “Femmes ottomanes et Dames turques. Une collection de cartes postales (1880-1930)” (Bleu autour, 2014) gibi çeşitli çalışmalar yayımlamıştır. Yakında basılacak çalışmaları ise şunlardır : “Le voyage en Afrique du Nord. Images et mirages d’un tourisme” (Bleu autour, 2017 sonu) ve “Les Orientalistes” (Hazan, genişletilmiş yeni baskı, 2018).
